Türk Eczacıları Birliği 39. Dönem İkinci Başkanlar Danışma Kurulu Sonuç Bildirgesi

 

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, Denetleme Kurulu ve 54 Eczacı Odamızın başkan ve yöneticileri, 29 Nisan 2014 günü, İlaç Fiyat Kararnamesi taslağı üzerine görüşmek üzere, tek gündem maddeli olarak Ankara’da toplanmıştır.

Toplantı sonucunda,

Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun gündeminde olan ve eczane ekonomilerini doğrudan ilgilendiren İlaç Fiyat Kararnamesi’ndeki değişikliklerin, 2004 yılında çıkarılan İlaç Fiyat Kararnamesi’nden bu yana sürekli kan kaybı yaşayan eczacılar, eczaneler ve ülkemizdeki eczacılık sistemi açısından bir yıkım olacağı ve hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği konusunda tam bir fikir birliğine varılmıştır.

Başkanlar Danışma Toplantımız neticesinde bir Sonuç Bildirgesi yayınlanarak örgütümüzün söz konusu düzenlemeye yönelik tutumunu başta eczacı kamuoyu olmak üzere, ilaç şirketleri ve kamu otoritesine açıklama gereği duyulmuştur.

Sonuç Bildirgesi şu şekildedir:

“Bizler Türk Eczacıları Birliği ve 24.500 serbest eczacıyı temsil eden 54 eczacı odasının başkan ve yöneticileri olarak, yeni İlaç Fiyat Kararnamesini; ilaç ve eczacılık alanının yeniden yapılandırılması, 12.000 eczanenin kapanması, geri kalan 12.500 eczanenin ise ticarî olarak varlığını sürdüremez hale gelmesi girişimi olarak değerlendiriyoruz. Eczanelerin çok uzun zamandır içinde bulunduğu ekonomik krizi ağırlaştıracak böyle bir girişimi hiçbir biçimde kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

İlaç Fiyat Kararnamesi taslağındaki yeni düzenlemeleri, ilaç şirketlerinin kamu ile yaptığı pazarlıkta ilaç fiyatlarına alamadığı zamları ve kur farklarını eczacıların cebinden alması olarak değerlendiriyor; kamunun da, sağlığın can damarı sağlık kuruluşlarından biri olan eczanelerin teker teker kapanmasına yol açacak bu maddeyi taslağa yerleştirmesini sağlık sistemine yönelik bir darbe olarak görüyoruz. Türkiye’de 2004 yılından bu yana uygulanan tasarruf gerekçesiyle ilaç ve sağlık harcamalarını kısmaya dönük ilaç politikalarında artık yolun sonuna gelinmiş, deniz tükenmiştir. Eczacılar, ilaç üreticileri, dağıtım kanalları söz konusu uygulamalar nedeniyle artık büyük mağduriyetler ve geniş ölçekli kayıplar yaşar hale gelmiştir. Diğer yandan ilaç fiyatlarını ucuzlatmak adına devreye sokulan bu uygulamalar ilacın bulunabilirliğini ortadan kaldırmaya, dolayısıyla halk sağlığını olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. İlaç fiyatları sürekli düşerken vatandaşın sağlıkta cepten yaptığı ödemeler ise sürekli artmıştır. Sağlıkta hakiki bir reform hayata geçirilmek isteniyorsa kamunun artık, sürekli biçimde sağlık alanın diğer bileşenlerinden hep bir şeyler alan pozisyonundan sıyrılması, adil ve hakça ilkeler çerçevesinde bu alanı yeniden düzenlemesi elzemdir.

Yeni İlaç fiyat Kararnamesi ile zaten daralmakta olan ilaç harcamaları içinde ilaç şirketlerinin payını artırıp eczanelerin payını azaltmaya yönelik adımlar, güçsüz olanın ezileceği şeklinde bir mesajsa, bilinmelidir ki, ilaca değer katan ve ilacın tek gerçek uzmanı olan eczacılar, birlik ve dayanışma içerisinde bu mesaja gereken cevabı verecek örgütsel güce sahiptir.

Bizler, tüm Türkiye’deki eczacılar tek ses, tek yürek olarak yeni çıkartılacak olan İlaç Fiyat Kararnamesi’nde eczacıları ekonomik olarak bitirecek söz konusu düzenlemenin çıkartılmasının yanı sıra, eczacı kâr hadlerinin eczacıların yaşayabileceği, hastalara hizmet vermeye devam edebileceği bir noktaya getirilmesini istiyor ve bekliyoruz. Eczacıların diğer tüm profesyonel mesleklerde olduğu gibi verdiği hizmetin karşılığını almasını istiyoruz.

Kamu otoritelerinin öncelikli görevinin; ilaç şirketleri ile eczaneler arasındaki ticarî ilişkilere müdahale etmek değil, her biri birer sağlık bakım merkezi olan eczaneleri korumak olduğunun altını özenle çizmek isteriz. Zira halk sağlığını korumak söz konusu 24.500 sağlık noktasını korumaktan geçer. Sağlık ve ekonomi yönetimini ellerinde bulunduranlar, eczanın en önemli partnerlerinden biri olduğunu akıllarından bir an olsun çıkarmamalıdırlar. Sağlık hizmetinin sürdürülebilirliğinde, sosyal güvenlik harcamalarının kontrolünde, sağlığın ve ilacın akılcı bir temele yerleştirilerek kamu maliyesinin ve ulusal ekonominin gözetiminde, kaynak israfının önlenmesinde eczacı vazgeçilmez öneme sahip sağlık profesyonelidir.

Biz eczacılar kârı değil sağlığı önceleyen bir mesleğin mensubu olmanın bilinciyle yıllardır üzerimize düşen bu görevleri büyük biz özveriyle yürüttük. Ancak gelinen noktada, artık bunu, yalnızca kendi başımıza ve yeri geldiğinde bizi paydaş olarak değerlendirenlerin önümüze koyduğu bütün engellere rağmen yapmayı reddediyoruz.

Her zaman, her yerde, her zeminde söylediğimiz gibi, sadece yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.

Bunun için taleplerimiz;

  • İlaç Fiyat Kararnamesi taslağındaki peşin ıskontolar ve mal fazlalarına ilişkin maddenin taslaktan çıkartılması,
  • Eczanelerde oluşan raf zararlarının telafisi için 60 günlük geçiş süresinin tanınması,
  • İlaç fiyatlandırma politikalarının, ilacın bulunabilir olmasını hiçbir şekilde engellememesi,
  • Eğer ilaç birim fiyatlarında bir indirim isteniyorsa en gerçekçi yol olan reçeteye etken madde yazılması uygulamasının hayata geçirilmesi,
  • Eczacı kârlılığının hibrit bir sistem getirilerek güçlendirilmesi, bu ticarî ilişkiye mahkûm olmadan yaşayabileceği boyuta getirilmesidir.

Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.”


TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
MERKEZ HEYETİ

 

Makale Tarihi: 2.05.2014
Görüntülenme: 2109