TEB MERKEZ HEYETİ'NİN AİFD'NİN KAMUOYU DUYURUSU HAKKINDA AÇIKLAMASI

 

ARAŞTIRMACI İLAÇ FİRMALARI DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA

27.12.2011 tarihinde Yönetim Kurulunuz imzasıyla internet sayfanızda yayınlanan KAMUOYU DUYURUSU Birliğimiz tarafından incelenmiş, değerlendirilmiş ve aşağıda yer alan hususlara dikkatinizin çekilmesine ihtiyaç duyulmuştur: 

1) Duyurunuzun “Kamu Kurum Iskontoları” ile ilgili 2. maddesinde, “Kamu, eczanede hastalar tarafından fark ödemesi yapılmasını gerektiren ıskontoların bir kısmını düzelttiği halde tamamını düzeltmemiştir” ifadesine yer verilmiştir. Bu durumun tarafımızca kabul edilebilmesi mümkün değildir. Zira AİFD olarak kamuya verdiğiniz taahhüde uymayıp belirlenen kamu kurum ıskontosu oranlarını uygulamayarak eczacıları zora soktuğunuz ve mağdur ettiğiniz yetmezmiş gibi hukuk devleti ilkelerinden bihaber biçimde hukuksuz olarak hastaların fark ödemesi gerektiğini ifade ediyorsunuz.

2) Duyurunuzun “Eczane Stok Zararı” ile ilgili 3. maddesinde,  “10 Kasım 2011 tarihli Kararname ile yapılan fiyat düzenlemesini takiben 17 Aralık 2011 tarihli Sağlık Uygulama Tebliği ile de ilaç firmaları, fiyat düşüşleri nedeniyle eczane stoklarında meydana gelecek zararları ödemek zorunda bırakılmaktadır.” belirtilmektedir. Maddenin devamında yer alan “gerek Kararname gerekse Tebliğ ile hükme bağlanan uygulamaların düzeltilmesine yönelik sürecin başlatıldığı” ifadesi ile ilgili uygulamaları kabule yanaşmadığınız anlaşılmaktadır.

Bugüne kadar, düzenlemeler nedeniyle eczane stoklarında oluşan zararın hiçbir zaman ilaç sektörü tarafından tam ve eksiksiz bir biçimde karşılanmadığı inkâr edilemeyecek bir gerçekliktir.

Yıllarca, eczacının bilgisi ve haberi olmadan, kapalı kapılar ardında kamuya verdiğiniz taahhütlerin sonucu olarak mağdur ettiğiniz eczacıların eczanelerinde oluşan stok zararlarını ödememek şeklindeki yaklaşımınız, meslek örgütümüz ve meslek örgütümüzün üyesi serbest eczacılık yapan 24.000 kişi tarafından hiçbir surette unutulmamıştır ve unutulmayacaktır. Bunun da ötesinde eczacının stok zararını ödemek ya da ödememek açıklamanızda belirttiğiniz şekilde “sektörün bağımsız üyeleri arasındaki özel hukuk ilişkileri” ile ilgili değildir. Bu tür bir açıklama, ilaç sanayicileri ve kamu arasındaki taraf olmadığı bir protokolden zarar gören eczacılarla dalga geçme boyutuna ulaşmaktadır.

3) Duyurunuzda, kamu kurum ıskontolarının ihtiyarî (!) bir uygulama olduğundan bahisle, bunu uygulamanın keyfiyete bağlı olduğu algısını vererek kamuoyunu yanlış yönlendirmektesiniz.

Buna ilaveten “Bu koşullarda, ihtiyarî olarak uygulanmakta olan ıskonto oranlarının da gözden geçirilmesi kaçınılmaz olacaktır. İlacı hastaların tedavisi için kullanıma sunmak üyelerimiz için yasal ve etik bir zorunluluktur. Dolayısıyla, üyelerimiz, kamu kurum ıskontosu uygulamayıp ilacı piyasada bulundurmayı tercih edebileceklerdir.” ifadesi ile kamu kurum ıskontolarını uygulamayacağınızı açıkça ilan etmektesiniz.

Sizler, 2004 yılından bu yana, ilaç ve eczacılık alanının tartışmasız en önemli aktörlerinden biri olan Türk Eczacıları Birliği’nin içinde bulunmadığı pazarlık masalarında Sosyal Güvenlik Kurumu’na taahhütlerde bulunup şimdiye kadar kamu kurum ıskontosunun taşıma zararını eczacıya yüklediniz. Bu konuda yapılan her türlü itirazı umursamaz bir tavırla taşıma zararının var olmadığını, eczaneleri yangın yerine çeviren söz konusu zararın “fiktif zarar” olduğunu söyleyerek eczacıların yaşadığı sorunu görmezden gelmek için yoğun çaba sarf ettiniz. Hastaların kronik hastalıkları nedeniyle kullanmaya zorunlu olduğu ilaçlarda uygulamanız gereken kamu kurum ıskontosunu uygulamayarak ülke çapında ilaç krizi meydana getirmiş olduğunuz gibi halkın ilaca erişim hakkını engellediniz. Nihayet bugün kamu kurum ıskontosunu ihtiyarî olarak gösterip, ortadan kaldırma gayretkeşliğiyle eczacıları vatandaşla ve kamu ile karşı karşıya getirmeye uğraştığınız anlaşılmaktadır.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, şimdi de, eczanelerdeki stok zararının telafisinin mevzuatta ifade edilmesine itiraz ederek, bu zararı karşılamama yolunu seçmeye çalışmaktasınız. Üstelik geçtiğimiz bir ay boyunca, bazı hayatî önemi haiz ilaçlarda yaşanan kamu kurum ıskontosu sorunundan aldığınız cesaretle olsa gerek, 27.12.2011 tarihinde yaptığınız açıklama ile kamu kurum ıskontolarının uygulamayacağınızı halk sağlığını tehlikeye atma pahasına açıkça ilan etmiş bulunmaktasınız.

Sizler ürettiğiniz ilacın herhangi bir ticari meta olmadığını, hastanın ilaca her an erişiminin insan hayatını korumak için çalışan ve sağlık ekibinin bir parçası olan eczacıların görevi olduğunu, bu nedenle eczanede “stok eritmek” gibi bir olgunun olamayacağını hiçbir şekilde anlamadığınızı da bu açıklama ile ortaya koymuş bulunmaktasınız.

Bütün bunların yanında, yeni kamu kurum ıskontolarını bahane ederek yıllardır uygulanan ve artık ticarî teamül haline gelmiş olan ticarî ıskontoları, zımnî anlaşmalar yapmak suretiyle kamu kurum ıskonto oranlarının yürürlüğe girdiği günden itibaren kaldırmak suretiyle kamunun yaptığı tasarrufu eczacıya yükleme girişiminiz fırsatçılığın en güzide örneklerinden biri olarak meslektaşlarımızın zihinlerine kazınmıştır.

Son 7 yılda kamunun yapmış olduğu uygulamalara sessiz kalarak, % 59’a varan oranlarda kamu kurum ıskontolarını uygulayan sizler, stok zararlarının telafisi konusunda üzerinize düşen sorumluluğun gereklerini hiçbir zaman tam ve eksiksiz biçimde yerine getirmediğiniz gibi eczacının içinde bulunduğu zor durumdan istifade eden manevralarınızla asıl olarak kendinizi eczacının karşısında konumlandırdınız.

Belli ki sektörünüz “eczacıların mağdur edilmesine kesinlikle karşı” olmadığı gibi, kendilerinin mağdur edilmemesi için eczacıların bizzat sektör tarafından mağdur edilmesini tercih etmektedir.

Türk Eczacıları Birliği olarak söz konusu esef verici açıklamada bahsi geçen ve yukarıda altını özenle çizdiğimiz hususları derhal düzeltmediğiniz takdirde 24.000 eczanemizden gelen örgütlü gücümüzü kullanarak, Sağlık Uygulama Tebliği’ne aykırı biçimde kamu kurum ıskontosu oranları uyguladığınız hiçbir ilacınızı eczacılarımızın alıp satmayacağını ve süreci halkımızla bütün açıklığıyla paylaşarak sadece eczacının değil halkın haklarının nasıl gasp edildiğini gözler önüne sereceğimizi üstüne basa basa ifade etmek isteriz. Sektörünüzün varlık sebebi olan ilaç uzmanı eczacılar, hem mesleklerini hem de geleceklerini gerekirse size rağmen koruyacaktır.

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
MERKEZ HEYETİ

Makale Tarihi: 29.12.2011
Görüntülenme: 1971