Bu mücadelenin temelinde sağlık hizmeti sunumunun var olan koşullar altında bütünlüklü olarak sürdürülemeyeceği; dahası eczacıların birer sağlık danışmanı olarak onurlarını ve geleceklerini korumak adına daha fazla dayanacak güçlerinin kalmadığı gerçeği bulunmaktaydı. Bizler 2008 yılı Protokol görüşmeleri sürecinin en başından itibaren varolan sorunları çözmek için kararlı bir mücadele başlatmışken, sorunların çözümü bir yana; yepyeni sorun alanları oluşturulmuştur. 6197 sayılı yasamızda yapılması planlanan değişiklikle eczacı-eczacı ortaklığının gündeme getirilmesi zincir eczanelerin önünü açacağı ve mesleğimizin geleceği için açık bir tehdit oluşturacağı için, sürdürdüğümüz mücadelenin birincil gündem maddesi haline gelmişti. Diğer yandan 2008 yılı Temmuz Protokolü görüşmeleri ertesinde yayınlanan 2008 SUT ve diğer tek taraflı uygulamalar birçok başka ciddi sorunları gündeme getirmiştir: ¦Türk Eczacıları Birliği’nin Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme yapma yetkisi Sağlık Uygulama Tebliği’nden (SUT) çıkarılmıştır, Bu yakıcı sorunlar karşısında eczacı odalarımızdan ve üyelerimizden aldığımız destek ile sorunları bütünlüklü bir biçimde çözmek amacıyla yeni ve güçlü bir eylemlilik sürecini birlikte ördük. Bu süreçte temel hedefimiz eczacının sağlık hizmeti sunumundaki vazgeçilmezliğinin altını çizmek olmuştur. Bu amaçla çeşitli düzeylerde sürdürdüğümüz haklı ve direngen mücadelemizde önemli kazanımlar elde ettiğimiz bir aşamada, 2009 yılı Protokolü imzalanmıştır. Bu kazanımların en önemlisi elbette ki Türk Eczacıları Birliği’nin mesleği ilgilendiren her konuda tek ve gerçek muhatap olduğu gerçeğinin kabul edilmesi, buna ilişkin gerekli düzenlemelerin yapılmasıdır. Diğer yandan 21 Aralık’ta gerçekleştirdiğimiz görkemli mitingimizdeki temel gündem maddelerinden biri olan eczacı-eczacı ortaklığı konusunun tamamen gündemden kaldırılması ve bunun en yetkili kişiler tarafından kamuoyuna açıklanması mücadelemizin gücü ile
|