TEKER TEKER DEĞİL HEP BERABER!
Değerli Basın Mensupları,
Eczanelerimize gelen vatandaşlarımız, son zamanlardaki düzenlemeler sonucunda ilaca erişimde büyük zorluklar yaşıyorlar. Geçimini bile zor sağlayanlar, bu ülkenin yoksulları ve yoksullaştırılmakta olanları sürekli zamlanan muayene ücreti ödemek zorunda bırakılıyor, prim borcu nedeniyle ilaçlarını alamıyor. Ya da birikmiş muayene ücretini ödeyemedikleri için ilaçlarını alamadan eczanelerden ayrılıyorlar.
Bizlerse, hiç bizimle ilgisi olmayan muayene ücretlerini tahsil etmekle “görevlendiriliyor”, adeta kamunun tahsildarı haline getiriliyoruz. Son beş senedir, bir gecede çıkartılan kararname ve tebliğlerle gün geçtikçe eritiliyoruz, her gün kurallar değişiyor, reçete onay sistemi çalışmıyor, eczanelerimizde sürekli bir gerginlik altında hizmet vermeye çalışıyoruz.
Biz eczacılar, artık daha fazla bu tabloyu yaşamak, hastalarımızın ilaçlarını alamadan eczaneden çıktığına tanık olmak istemiyoruz. Kamunun sağlık hakkını, yaşama hakkını koruduğunu görmek istiyoruz, onu her geçen gün yerle bir ettiğini değil.
Değerli Basın Mensupları,
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, “ekonomi kurmayları” eczanelerimize ve halk sağlığına esas darbeyi 4 Aralık’ta yürürlüğe girecek uygulamalarla vurdu. Bürokratlar, Sayın Bakanlar da dâhil herkesin kabul ettiği gerçek şu: 4 Aralık’ta mali tedbirler bu haliyle başlayacak, bunun bedeli hastanın ve eczacının sırtına yıkılacak olursa ilk elden 3000 eczane, yılsonuna kadar 7000 eczane kapanacak. Bunu herkes biliyor. Ama anlaşılan kamu Türkiye’deki eczanelerin üçte birinin kapanmasında, geri kalanların da raflarının boşalmasında bir sakınca görmüyor.
Bizlerse bunda bir sakınca, hem de ciddi bir sakınca gören tarafız. Sadece eczaneler açısından değil, halkın sağlığa ulaşmasının biraz daha zorlaşacak olması nedeniyle, ilaçta tasarrufun bedelini ilaç alanında hangi aktörler büyüyors