Mesleki açıdan çok yoğun ve hızla geçen dolu dolu bir süreçle yaz aylarını yaşıyoruz. Seçimli Olağan Genel Kurulumuzu yaptığımız, TEB Büyük Kongresi’ne katıldığımız, Sosyal Güvenlik Kurumu ile Protokol imzaladığımız, TEB Merkez Heyeti 38. Dönem 1. Bölgeler Arası Toplantısını Antalya’da organize ettiğimiz, 59 Yıllık Kanunumuzu değiştirdiğimiz uzunca süreç.
Mevsim itibari ile bazı bölgelerimizde yoğunlaşan bazı alanlarda hafifleyen işlerimize bir nebze olsun daha ehemmiyetle sarılacağız derken, şimdi de E-reçete uygulamasının doğum sancılarıyla meslek yaşantımız yeni bir yolda buldu kendini. Uygulamanın başlamasından önce hem Antalya merkezde hem de ilçelerde yaptığımız bilgilendirme toplantılarıyla paylaştığımız, yaşanmış-yaşanabilecek sorunlarla artık yüz yüzeyiz. El birliğiyle, önce Odamızın ve paralelinde TEB’nin iletişim kanallarını kullanarak belirlenen aksaklıkları ilgili kurumlara aktararak mevcut problemleri birlikte aşacağız.
Elektronik reçeteye geçiş sürecinde yaşadığımız aksaklıkların tozu dumanı arasında değişen 6197 Sayılı Kanun’un uygulayıcısı olacak yönetmeliğin hazırlanması konusunda Odamız Yönetim Kurulu çalışmalarını sürdürmektedir. Yönetmeliğin açıklayıcı, anlaşılır ve yürütülebilir olması bakımından ilk etapta etkilenecek olan meslektaşlarımızın, Oda ve Birlik kanalıyla yönetmeliği sahiplenmesi ve bu yönde çalışma ortaya koyması, zamanı geldiğinde önemi anlaşılacak bir nokta olarak Türkiye’deki eczacılık tarihinde yerini alacaktır.
Yapısal problemlerin çözümü için yapılan çalışmaların yanı sıra geri ödeme kurumu ile imzalanan protokolle oluşturulan Üst İtiraz Komisyonu, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca yapılan kesintilere yeni bir yön vermektedir. Kurum Taşra Teşkilatınca, yanlış yorumlamalar neticesinde uygulanan haksız kesintiler bu komisyonun varlığıyla ortadan kalkacak; Yurt genelinde standart ve doğru uygulama oluşturulmuş olacaktır. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki Antalya olarak bugüne kadar göndermiş olduğumuz ve sayısı 10’un üzerinde olan tüm dosyalar meslektaşlarımız lehine sonuçlanmıştır. Bu sonuçlara ulaşılmasındaki özverili çalışmalarından dolayı TEB Merkez Heyeti Üyemiz ve SUT Komisyonu üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Yeni protokolle genişletilerek uygulamaya geçen bir diğer konu da reçete tevzi sistemi. Bazı reçete gruplarının sıralı bazılarının kotalı olarak belirlenmesi, C Grubu reçetelerin ayrılması, kotaların bazı bölgeler için sınır anlamına gelmesi gibi ilk etapta hepimizi zorlayan problemler, şehrimizin ve ilçelerimizin şartları göz önünde bulundurularak bir takım düzenlemelerle aşılmaya çalışılmaktadır. Tabi ki süreç içerisinde hepimiz her durumdan ve alınan her karardan memnun olamıyoruz. Ancak dağıtımın ne anlam ifade ettiği tüm meslektaşlarım tarafından bilinmektedir. Şöyle ki; global bütçe görüşmeleri sırasında ilaç harcamalarına ayrılan payın gün be gün düşürülmeye çalışıldığı ve eczanelerimiz gelirlerinin değil sermayelerinin dahi olduğu yerde eridiği şartlarda, tevzi sistemine dahil bazı grupların suistimal dışına çıkarılarak dağıtılması zaruri bir hal almıştır. Genel meslek menfaatleri doğrultusunda düşünüldüğünde, dağıtım öncesi ve sonrası tabloya bakarak karar vermek en mantıklısı olacaktır.
Değinmek istediğim bir diğer konu ise Basın Yayın Komisyonumuz tarafından ortaya konan “Dozaj”ın serüveni olacak. Aylarca süren çalışmaların sonrasında Eczacı Odası bütçesine hiçbir şekilde yük getirmeden; Basın Yayın Komisyonu’nun özverili çalışmaları sonucu, adeta kendi bütçelerini oluşturmak suretiyle ortaya konan dergimizin 2. sayısı elinize ulaşıyor. Sektörün ve sektör dışı kurumların büyük ilgisini çeken “Dozaj” çıktığı ilk günden beri mesleğin, meslektaşın eseri olduğunu, eczacılık camiasının içinden geldiğini kanıtlamıştır. İnceleme fırsatı bulduğunuzda göreceğiniz, yenilik ve geleneğin sayfalarını bizlere sunan Basın Yayın Komisyonumuza da ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum.
Özellikle son günlerde güncelliğini hiç yitirmeyen stok zararlarının telafisi işlemlerinde bir takım bölgelerden farklı sesler yükselmekte; örgüt birlikteliği ya da Birlik kararları hiçe sayılarak her hangi bir çözüm önerisi getirilmeden; “yalnızca ticari ilişkide” bulunduğumuz ilaç dağıtım kanallarının ve firmaların mevzuat dışı uygulamalarını haklı bulan ve bu yönde duyurular yayınlayan bir zihniyetle karşı karşıya kalınmaktadır.
Karşıda olmak, karşı çıkmak, siyasetini gütmek, çözümsüzlükte diretmek adına daha önce destekledikleri yanlış stok zararı telafisi yöntemi uygulamalarının sonuçları tazeliğini korurken, bir gecede ilaç firmalarının ticari iskontolarını kaldırdığı bir süreçte Türk Eczacıları Birliği’nin, örgütlülüğün, birlikteliğin karşısında durarak, dağıtım kanallarının ve ilaç firmalarının ağzı ile bu kurumların hukuk dışı uygulamalarını takip etmenin ne derece haklı olabileceğini tüm eczacı kamuoyunun takdirlerine sunuyorum.
Mesleki yaşantımızın her safhasında, yapılan her uygulamada görüldüğü gibi birlikte olmak, örgütlü olmak ve Birliğe omuz vermek hayati önemini arttırarak korumaktadır. Odamız ve Yönetim Kurulumuz siyasi, maddi ya da her hangi bir şarta bağlı olmaksızın Türk Eczacıları Birliği’nin karar organları ve karar mekanizmalarında yer almaya; Birliğin uygulama ve işlemlerine tüm gücü ile destek vermeye çalışmakta; bunu da örgütlülüğün getirdiği gücü yaşayarak gördüğü için yapmaktadır ve yapmaya da devam edecektir.