Hayatımıza yön veren, derdimiz, tasamız, ekmeğimiz, mesleğimiz için geçen zamanda çabalarımız azalmadan, hız kesmeden devam ediyor. Konumuz değişse de üretmeye ve gerçekleştirmeye çalıştığımız her fikirde amaç değişen dünyada mesleğin saygınlığını ve geçerliliğini korumak ve devamlılığı sağlamak oluyor.
Global bütçe içerisinde ilaca ayrılan payın sağlık politikalarının kendini idame ettirmesi anlayışıyla artırılmasının önündeki engellerin aşılamadığı bu süreçte değişen mesleki koşulların zorlaması ve dünya üzerinde eczacılık işlevlerinin yerine getirilmesindeki çeşitlilik göz önünde bulundurulduğunda çıkışın örnekler izlenerek, özümsenerek ve ülke şartlarına uyarlanarak ortaya konması gerekmekte. Burada, meslek hakkı akla gelen ilk ve en önemli hususlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
İçinin doldurulması , geliştirilmesi ve ilaçtan ayrılarak yol haritasının belirlenmesi meslek hakkına kıymet kazandıracak başlangıçlardan birkaçı olabilir. Ancak konu kısa metinlerde değinerek çözüme ulaştırılabilecek durumdan çok uzakta; paydaşı ve değişkenleri farklı mecralarda faaliyet gösteren ve devletle doğrudan ya da dolaylı bağlantısı olacak bir vaziyette. Ortak akıl ve birlikte çalışma... Meslek hakkını meslek aklı ortaya koymalı ve tüm katılımcılara kabullendirecek modernizme ve akılcı yaklaşıma ulaştırmalıdır. Meslek hakkının biçimi hali hazırda faaliyette olan Türk Eczacıları Birliği ve Odamız Komisyonlarında geniş katılımla çözümlenmelidir. Bunun yolu meslek içi eğitimlerle hazır hale getireceğimiz bireysel becerilerimizi örgütün gücü ile işleyişin tam ortasına konumlandırarak sonuçlandırma cihetiyle hayata geçirmekten geçiyor. Mesleki faaliyetlere katılım ve birlikteliğin önemi zamanında anlaşılmalı ve eczanelerimizden, çalışma alanlarımızdan zorunlu olarak ayrılmadan, mesleğimizi geliştirmeli, güne ayak uydurmalı, bir an önce meslek için harekete geçmeli; görevi üstlenmeliyiz.
Kompakt olarak kendi çevremizde günü kurtarıyor olabiliriz ve gelecek de aşağı yukarı belirgin olabilir. Ancak dünyada mesleğimiz yarının böyle olmadığını söylüyor. Yalnızca meslek hakkı için değil her konuda çözümler ortaklaştırılmalı ve geliştirilmeli; bunun için de örgütte çalışılmalı ve üretilmelidir. Meslek hakkını isteyeceksek öncelikle standardımızı oluşturmalı ve bu standartları belirleyecek, öğretecek, geliştirecek eğitimlerin, çalışmaların içerisinde bulunmalı; destek vermeliyiz. Meslek hakkını, istediğinde bütün tanımlamalar ve içerikle dimdik ayakta olmalıdır.
Tam da tencereyi kaynatmaktan bahsederken İlaç Fiyat Kararnamesinin artık bıçağı kemiğe dayayan ekonomik şartları oluşturduğunu unutmadan kendi durumumuzu değerlendirmeliyiz. Türkiye'de ilaç fiyatlarının belirlenme ve değiştirilme süreçleri eczacılar için sürekli geriye gidişe sebep olan bir zulüm halini almıştır. Kararname yeterli değil; çözüm değil; eksik uygulamaları ortaya çıkarmıştır.
Çokça hasta olduğumuz ve ilaçlarımızı her geçen gün daha zor bulduğumuz bir kışı yeni yılla birlikte geride bıraktık. Yeni dönemi karşılıyoruz ve enerjimizi bu "yeni" umutlardan almaya çalışıyoruz. Mesleğin umudu meslektaşta, eczacının umudu da eczacılıkta yine.
Şu sıralar beklentimiz ise yeni yönetmeliğin getirecekleri ve meslek yaşantısında idarenin uygulamalarında sağlayacağı standartların oluşturulması noktasında düğümleniyor. Son olarak 1992 yılında hayata geçirilen eski halinin yirmi yılı aşkın süre yürürlükte kaldığı düşünüldüğünde yeni yönetmeliğin meslek üzerindeki etkilerinin uzunca bir dönemi kapsayacağı unutulmamalıdır. Sağlık Bakanlığı, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Bakanlık taşra teşkilatının yaklaşımı yönetmeliğin uygulanışında belirleyici olacaktır. Bu sebeple örgütün ve meslektaşın geri bildirimleri uygulama birliği ve standart oluşturulmasında önem arz etmektedir.
Zamanın önünde sanat icra edeceğimiz yarınları umarak Siz Değerli Meslektaşlarıma mutlu ve sağlıklı günler dilerim.